İnfak Ayetleri
İNFAK AYETLERİ
- Allah’a ve ahiret gününe inanarak Allah’ın
kendilerine verdiği rızıktan infak etselerdi, aleyhlerine mi olurdu? Allah,
onları iyi bilendir. (Nisa 39)
– Yahudiler: “Allah’ın eli sıkıdır” dediler. Onların
elleri bağlandı ve söylediklerinden dolayı lanetlendiler. Hayır; O’nun iki eli
açıktır, nasıl dilerse infak eder. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan
çoğunun taşkınlıklarını ve inkarlarını artıracaktır. Biz de onların arasına
kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kin salıverdik. Onlar ne zaman savaş
amacıyla bir ateş alevlendirdilerse Allah onu söndürmüştür. Yeryüzünde
bozgunculuğa çalışırlar. Allah ise bozguncuları sevmez. (Maide 64)
– Bir de (savaşa katılabilecekleri bir bineğe)
bindirmen için sana her gelişlerinde “Sizi bindirecek bir şey bulamıyorum”
dediğin ve infak edecek bir şey bulamayıp hüzünlerinden dolayı gözlerinden
yaşlar boşana boşana geri dönenler üzerinde de (sorumluluk) yoktur. (Tevbe 92)
– İman etmiş kullarıma söyle: “Alış-verişin ve
dostluğun olmadığı o gün gelmezden evvel, dosdoğru namazı kılsınlar ve
kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak etsinler.”
(İbrahim 31)
– İşte onlar; sabretmeleri dolayısıyla ecirleri iki
defa verilir ve onlar kötülüğü iyilikle uzaklaştırıp kendilerine rızık olarak
verdiklerimizden infak ederler. (Kasas 54)
– Gerçekten Allah’ın Kitab’ını okuyanlar, namazı
dosdoğru kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık
infak edenler; kesin olarak zarara uğramayacak bir ticareti umabilirler. (Fatır
29)
– Allah’a ve Resûlü’ne iman edin. “Sizi kendilerinde
halifeler kılıp harcama yetkisi verdiği’ şeylerden infak edin. Artık sizden kim
iman edip infak ederse, onlara büyük bir ecir vardır. (Hadid 7)
– Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz?
Oysa göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. İçinizden, fetihten önce infak eden
ve savaşanlar (başkasıyla) bir olmaz. İşte onlar, derece olarak sonradan infak
eden ve savaşanlardan daha büyüktür. Allah, her birine en güzel olanı
va’detmiştir. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. (Hadid 10)
– Onlar, gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve
kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler. (Bakara 3)
– Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: “Hayır
olarak infak edeceğiniz şey, anne-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve
yolda kalmışadır. Hayır olarak her ne yaparsanız, Allah onu şüphesiz bilir.”
(Bakara 215)
– Mallarını Allah yolunda infak edenler, sonra infak
ettikleri şeyin peşinden başa kakmayan ve eziyet vermeyenlerin ecirleri Rableri
Katındadır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. (Bakara 262)
– Ve onlar, mallarını insanlara gösteriş olsun diye
infak ederler, Allah’a ve ahiret gününe de inanmazlar. Şeytan, kime arkadaş
olursa, artık ne kötü bir arkadaştır o. (Nisa 38)
– Onlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık
olarak verdiklerimizden infak ederler. (Enfal 3)
– Küçük, büyük infak ettikleri her nafaka ve (Allah
yolunda) aştıkları her vadi, mutlaka Allah’ın yaptıklarının daha güzeliyle
onlara karşılığını vermesi için, (bunlar) onlar adına yazılmıştır. (Tevbe 121)
– Allah, (Kendisi’ne ortak koştuğunuz ilahlar
konusunda) hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının mülkünde olan ile,
tarafımızdan kendisine güzel bir rızık verdiğimiz, böylelikle ondan gizli ve
açık infak eden kimseyi örnek olarak gösterdi; bunlar hiç eşit olur mu? Hamd
Allah’ındır; fakat onların çoğu bilmezler. (Nahl 75)
– De ki: “Şüphesiz benim Rabbim, kullarından rızkı
dilediğine genişletip-yayar ve ona kısar da. Her neyi infak ederseniz, O
(Allah), yerine bir başkasını verir; O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.”
(Sebe 39)
– Rablerine icabet edenler, namazı dosdoğru kılanlar,
işleri kendi aralarında şura ile olanlar ve kendilerine rızık olarak
verdiklerimizden infak edenler. (Şura 38)
– Ey iman edenler, hiçbir alış-verişin, hiçbir
dostluğun ve hiçbir şefaatin olmadığı gün gelmezden evvel, size rızık olarak
verdiklerimizden infak edin. Kafirler… Onlar zulmedenlerdir. (Bakara 254)
– Ey iman edenler, Allah’a ve ahiret gününe inanmayıp,
insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet
ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak
bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü, onu
çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiçbir şeye güç yetiremez(elde
edemez)ler. Allah, kafirler topluluğuna hidayet vermez. (Bakara 264)
– Yalnızca Allah’ın rızasını istemek ve kendilerinde
olanı kökleştirip-güçlendirmek için mallarını infak edenlerin örneği, yüksekçe
bir tepede bulunan, sağnak yağmur aldığında ürünlerini iki kat veren bir
bahçenin örneğine benzer ki, ona sağnak yağmur isabet etmese de bir çisintisi
(vardır). Allah, yaptıklarınızı görendir. (Bakara 265)
– Sabredenler, doğru olanlar, gönülden boyun eğenler,
infak edenler ve ‘seher vakitlerinde’ bağışlanma dileyenlerdir. (Al-i İmran 17)
– Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve
besili atlar hazırlayın. Bununla, Allah’ın düşmanı ve sizin düşmanınızı ve
bunların dışında sizin bilmeyip Allah’ın bildiği diğer (düşmanları)
korkutup-caydırasınız. Allah yolunda her ne infak ederseniz, size ‘eksiksiz
olarak ödenir’ ve siz haksızlığa uğratılmazsınız. (Enfal 60)
– Allah’a ve elçisine karşı ‘içten bağlı kalıp hayra
çağıranlar’ oldukları sürece, güçsüz-zayıflara, hastalara ve infak etmek için
bir şey bulamayanlara bir sorumluluk (günah) yoktur. İyilik edenlerin aleyhinde
de bir yol yoktur. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Tevbe 91)
– Ve onlar-Rablerinin yüzünü (hoşnutluğunu) isteyerek
sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak
verdiklerimizden gizli ve açık infak ederler ve kötülüğü iyilikle savarlar.
İşte onlar, bu yurdun (dünyanın güzel) sonucu (ahiret mutluluğu) onlar içindir.
(Ra’d 22)
– Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah’tan
korkup-sakının, dinleyin ve itaat edin. Kendi nefsinize hayır (en büyük yarar)
olmak üzere infakta bulunun. Kim nefsinin bencil-tutkularından (ya da cimri
tutumundan) korunursa; işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır. (Tegabün 16)
– Her neyi nafaka olarak infak eder ve adak olarak
neyi adarsanız, muhakkak Allah onu bilir. Zulmedenlerin yardımcıları yoktur. (Bakara
270)
– Bedevilerden öyleleri de vardır ki, onlar Allah’a ve
ahiret gününe iman eder ve infak ettiğini Allah Katında bir yakınlaşmaya ve
elçinin dua ve bağışlama dileklerine (bir yol) sayar. Haberiniz olsun, bu
gerçekten onlar için bir yakınlaşmadır. Allah da onları Kendi rahmetine
sokacaktır. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Tevbe 99)
– Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir;
kendilerine isabet eden musibetlere sabredenler, namazı dosdoğru kılanlar ve
rızık olarak verdiklerimizden infak edenlerdir. (Hac 35)
– Onların yanları (gece namazına kalkmak için)
yataklarından uzaklaşır. Rablerine korku ve umutla dua ederler ve kendilerine
rızık olarak verdiklerimizden infak ederler. (Secde 16)
– İşte sizler böylesiniz; Allah yolunda infak etmeye
çağrılıyorsunuz; buna rağmen bazılarınız cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse,
artık o, ancak kendi nefsine cimrilik eder. Allah ise, Ğaniy (hiçbir şeye
ihtiyacı olmayan)dır; fakir olan sizlersiniz. Eğer siz yüz çevirecek olursanız,
sizden başka bir kavmi getirip-değiştirir. Sonra onlar, sizin benzeriniz de
olmazlar. (Muhammed 38)
– Onlar ki: “Allah’ın Resûlü yanında bulunanlara
hiçbir infak (harcama)da bulunmayın, sonunda dağılıp gitsinler,” derler. Oysa
göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır. Ancak münafıklar kavramıyorlar.
(Münafikun 7)
– Allah yolunda infak edin ve kendinizi kendi
ellerinizle tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah, iyilik edenleri
sever. (Bakara 195)
– Ey iman edenler, kazandıklarınızın iyi olanından ve
sizin için yerden bitirdiklerimizden infak edin. Kendinizin göz yummadan
alamayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki, şüphesiz Allah,
hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır, övülmeye layık olandır. (Bakara 267)
– Onların hidayete ermesi, senin üzerinde (bir yükümlülük) değildir. Ancak
Allah, dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak her ne infak ederseniz,
kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah’ın hoşnutluğunu istemekten başka (bir
amaçla) infak etmezsiniz. Hayırdan her ne infak ederseniz -haksızlığa (zulme)
uğratılmaksızın- size eksiksizce ödenecektir. (Bakara 272)
– Onlar ki, mallarını gece, gündüz; gizli ve açık
infak ederler. Artık bunların ecirleri Rableri Katındadır, onlara korku yoktur
ve onlar mahzun olmayacaklardır. (Bakara 274)
– Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla
iyiliğe eremezsiniz. Her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir. (Al-i
İmran 92)
– Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler,
öfkelerini yenenler ve insanlar(daki hakların)dan bağışlama ile
(vaz)geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever. (Al-i İmran 134)
– De ki: “İsteyerek veya istemeyerek infak edin;
sizden kesin olarak kabul edilmeyecektir. Çünkü siz bir fasıklar topluluğu
oldunuz.” (Tevbe 53)
– İnfak ettiklerinin kendilerinden kabulünü engelleyen
şey, Allah’ı ve elçisini tanımamaları, namaza ancak isteksizce gelmeleri ve
hoşlarına gitmiyorken infak etmeleridir. (Tevbe 54)
– Bedevilerden öyleleri vardır ki, infak ettiğini bir
cereme sayar ve sizi felaketlerin sarıvermesini bekler. Kötü felaket onları
sarsın. Allah işitendir, bilendir. (Tevbe 98)
– Ve onlara: “Size Allah’ın rızık olarak
verdiklerinden infak edin” denildiği zaman, o inkar edenler iman edenlere
dediler ki: “Allah’ın, eğer dilemiş olsaydı yedireceği kimseyi biz mi yedirecek
mişiz? Gerçekten siz, apaçık bir şaşkınlık içindesiniz.” (Yasin 47)
– Sizden birinize ölüm gelip de: “Rabbim, beni yakın
bir süreye (ecele) kadar geciktirsen ben de böylece sadaka versem ve
salihlerden olsam” demezden önce, size rızık olarak verdiklerimizden infak
edin. (Münafikun 10)
– Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer
(düşman, hastalık ve benzer sebeplerle) engellenmiş olursanız artık size kolay
gelen kurbanı gönderin. Bu kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş
etmeyin. İçinizden her kim hastalanır veya başından rahatsız olur (da tıraş
olmak zorunda kalır)sa fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi, ya da
kurban kesmesi gerekir. Güvende olduğunuz zaman hacca kadar umreyle faydalanmak
isteyen kimse, kolayına gelen kurbanı keser. Kurban bulamayan kimse üçü hacda,
yedisi de döndüğünüz zaman (olmak üzere) tam on gün oruç tutar. Bu (durum),
ailesi Mescid-i Haram civarında olmayanlar içindir. Allah’a karşı gelmekten
sakının ve Allah’ın cezasının çetin olduğunu bilin. (Bakara 196)
– Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden gönül kırma
gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah, her bakımdan sınırsız zengindir,
halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir). (Bakara 263)
– Sadakaları açıktan verirseniz ne güzel! Fakat onları
gizleyerek fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır ve
günahlarınızdan bir kısmına da keffaret olur. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla
haberdardır. (Bakara 271)
– Allah, faiz malını mahveder, sadakaları ise artırır
(bereketlendirir). Allah, hiçbir günahkâr nankörü sevmez. (Bakara 276)
– Eğer borçlu darlık içindeyse, ona eli genişleyinceye
kadar mühlet verin. Eğer bilirseniz, (borcu) sadaka olarak bağışlamanız, sizin
için daha hayırlıdır. (Bakara 280)
– Bir sadaka vermeyi, yahut iyilik yapmayı, yahut da
insanların arasını düzeltmeyi emredenleri hariç, onların aralarındaki gizli
konuşmaların çoğunda hiçbir hayır yoktur. Kim bunları sırf Allah’ın rızasını
kazanmak için yaparsa, biz ona büyük bir mükâfat vereceğiz. (Nisa 114)
– Onda (Tevrat’ta) üzerlerine şunu da yazdık: Cana
can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş kısas edilir. Yaralar da
kısasa tabidir. Kim de bu hakkını bağışlar, sadakasına sayarsa o, kendisi için
keffaret olur. ALLAH’ın indirdiği ile hükmetmeyenler zalimlerin ta
kendileridir. (Maide 45)
– İçlerinden sadakalar konusunda sana dil uzatanlar da
var. Kendilerine ondan bir pay verilirse, hoşnut olurlar; eğer kendilerine
ondan bir pay verilmezse, hemen kızarlar. (Tevbe 58)
– Sadakalar (zekatlar), ALLAH’tan bir farz olarak
ancak fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslam’a
ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, ALLAH
yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. ALLAH hakkıyla
bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe 60)
– İçlerinden, “Eğer ALLAH bize lütuf ve kereminden
verirse mutlaka bol bol sadaka veririz ve mutlaka salihlerden oluruz” diye
ALLAH’a söz verenler de vardır. (Tevbe 75)
– Sadakalar hususunda gönüllü bağışta bulunan
mü’minlerle, güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla
alay edenler var ya; işte ALLAH asıl onları maskaraya çevirmiştir. Onlar için
elem dolu bir azap vardır. (Tevbe 79)
– Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın
ve temizleyeceğin bir sadaka (zekat) al ve onlara dua et. Çünkü senin duan
onlar için sükûnettir (Onların kalplerini yatıştırır.) ALLAH hakkıyla
işitendir, hakkıyla bilendir. (Tevbe 103)
– Onlar, kullarının tövbesini kabul edenin ve
sadakaları alanın ALLAH olduğunu; tövbeyi çok kabul edenin, çok merhametli
olanın ALLAH olduğunu bilmediler mi? (Tevbe 104)
– Bunun üzerine (Mısır’a dönüp) Yûsuf’un yanına
girdiklerinde, “Ey güçlü vezir! Bize ve ailemize darlık ve sıkıntı dokundu.
Değersiz bir sermaye ile geldik. Zahiremizi tam ölç, ayrıca bize sadaka ver.
Şüphesiz ALLAH sadaka verenleri mükafatlandırır” dediler. (Yusuf 88)
– Şüphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar,
mü’min erkeklerle mü’min kadınlar, itaatkar erkeklerle itaatkar kadınlar, doğru
erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, ALLAH’a
derinden saygı duyan erkekler, ALLAH’a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka
veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan
kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, ALLAH’ı
çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için ALLAH
bağışlanma ve büyük bir mükafat hazırlamıştır. (Ahzab 35)
– Şüphesiz ki sadaka veren erkeklerle sadaka veren
kadınlar ve ALLAH’a güzel bir borç verenler var ya, (verdikleri) onlara kat kat
ödenir. Ayrıca onlara çok değerli bir mükafat da vardır. (Hadid 18)
– Ey iman edenler! Peygamber ile başbaşa konuşacağınız
zaman, başbaşa konuşmanızdan önce bir sadaka verin. Bu, sizin için daha hayırlı
ve daha temizdir. Şâyet (sadaka verecek bir şey) bulamazsanız, bilin ki ALLAH
çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. (Mücadele 12)
– Başbaşa konuşmanızdan önce sadakalar vermekten
çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve ALLAH da, sizi affettiğine göre artık
namazı kılın, zekatı verin, ALLAH’a ve Resülüne itaat edin. ALLAH bütün
yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. (Mücadele 13)
HADİSLER
– “Kişinin kendi malı hayır ve iyilikler
yaparak infak edip önceden gönderdiği mallardır. Mirasçısının malı ise
harcamayıp geriye bıraktığı menkul, gayri menkul her türlü maldır”, buyurdu.
(Buhari)
– “Her sabah yeryüzüne iki melek iner. Biri: -Ya
Rabbi, infak edip iyilik edenin malının yerine yenisini ver, der. Diğeri de:
-Ya Rab cimrilik edenin malını telef et, diye dua eder.” (Buhari, Müslim)
– “Ey Adem oğlu, infak et(malını hayır yolunda sarfet
ki) sana da infak(Allah sana karşılığını hem bu dünyada ve hemde ahirette
versin) olunsun.” (Buhari, Müslim)
– “İnfak et, sayıp durma, sana da sayı ile verilir,
fazlalık malını ve paranı muhtaç kimselerden esirgeme, senin de rızkın
engelenir.” (Buhari, Müslim)
– “Cimri ise bir şey vermek istediğinde zırhın
halkaları birbirine iyice geçer ve onu sıkıştırır. Genişletmek için ne kadar
çalışsa da başaramaz, infak etmek ister de bir türlü infak edemez.” (Buhari,
Müslim)
– Hz. Enes (R.A) şöyle demiştir: Ebu Talha hurmalık
bakımından ensarın en zenginlerinden idi. En sevdiği malı da Mescid’in
karşısındaki Beyruha denilen hurma bahçesiydi. Peygamber (S.A.V) bu bahçeye
girer ve oradaki tatlı sudan içerdi. Enes sözüne devamla dedi ki: “Sevdiğiniz
şeylerden Allah yolunda harcamadıkça en iyi olan hayra ve cennete
ulaşamazsınız.” (3 Al-i İmran 92) ayeti nazil olunca Ebu Talha Rasulullah
(S.A.V)’in yanına gelerek: -Ya Rasulallah “Allah sana sevdiğiniz şeylerden
Allah yolunda harcamadıkça en iyiye erişemezsiniz”, ayetini gönderdi. Benim en
sevdiğim malım ise Beyruha adlı bahçedir. O Allah için sadakadır. Allah’tan
onun sevabını ve ahiret azığı olmasını dilerim. Burayı Allah’ın sana gösterdiği
şekilde kullan, dedi. Bunun üzerine Rasulullah (S.A.V) şöyle buyurdu: “Aferin
sana bu ne kârlı ve ne iyi bir maldır, dediğini işittim. Fakat ben bu malı
akrabalarına vermeni uygun görüyorum”, dedi. Ebu Talha: -Öyle yapayım ya
Rasulallah, dedi ve bahçeyi akrabaları ve amca çocukları arasında taksim etti.
(Buhari, Müslim)
– “Namaz, oruç ve zikir Allah yolunda infak üzerine
yediyüz misli katlanır.” (Ebu Davud)
– “Ashabıma sebbetmeyin (dil uzatmayın). Nefsim elinde
olan Zât-ı Zülcelâl’e yemin olsun (sizden) biri, Uhud dağı kadar altın infak etse,
onlardan birinin infak ettiği bir müdd’e hatta yarım müdd’e bedel olmaz.”
(Müslim)
– Hz. İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor:
“Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) minberde, sadakadan ve dilenmeye tevessül
etmemekten bahsettiği sırada: “Üstteki el, alttaki elden hayırlıdır!” buyurdu.
“Üstteki” infak eden “alttaki” de dilenen demektir.” (Buhari, MüsIim)
– “Sen, Ehlikitap olan bir topluma gidiyorsun. Onları davet
edeceğin ilk şey, Allaha ibadettir. Onu bilip anladıklarında, Allahın günde beş
vakit namazı farz kıldığını bildir. Bunu kabul edip uygulamaya başladıklarında,
Allahın, onlara, mallarından, zenginlerden alınıp, fakirlere verilecek olan
zekâtı farz kıldığını bildir. Zekât alırken, halkın gözünde kıymetli olan
mallarından uzak dur. Zulme uğrayanın bedduasından da kaçın. Çünkü, onun
bedduası ile Allah arasında hiçbir perde yoktur.” (Buhârî)
– “Kıyamet gününde, fakirlerden dolayı zenginlerin vay
hâline! Çünkü onlar şöyle diyecekler: “Ey Rabbimiz! Bu zenginler bize haksızlık
ettiler. Senin, bizim için onlara farz kıldığın hakkımızı vermediler.” Allah
teâlâ da şöyle diyecektir: “izzetim ve Celâlim hakkı için, sizi
yaklaştıracağım, onları uzaklaştıracağım.” (Taberânî)
– “Gerçek fakir, bir veya iki lokma, ya da bir veya
iki hurma ile baştan savulan değildir, asıl fakir, ihtiyacını giderecek bir şey
bulamayan, kendisine sadaka verilmesinin zarureti bilinmeyen ve kalkıp
insanlardan da dilenmeyen kimsedir.” (Buhârî)
– “Kulların sabaha kavuştuğu hiçbir gün yoktur ki, iki
melek inip, biri: “Allahım! Allah için veren kimsenin verdiği malın yerine daha
iyisini ver!” Öbürü: “Allahım! Vermeyip, elinde tutanın malına telef ver!”
demesinler.” (Buhârî)
– “Bir müslüman, sevabını Allahtan umarak çoluk
çocuğuna bir harcama yaparsa, bu onun için bir sadaka olur.” (Buhârî)
– “Yarım hurma ile de olsa ateşten korunun. Bunu da
bulamazsanız, gönül alıcı güzel sözler söyleyin.” (Buhârî)
– “Allah için vermekle mal eksilmez. Allah, affeden
kulunun şerefini daha da artırır. Allah için tevazu göstereni, Allah daha da
yükseltir.” (Müslim)
– “Yüksek el, alçak elden daha hayırlıdır. Bakmaya
yükümlü olandan başla. En hayırlı yardım, ihtiyaç dışındakinden verilendir. Kim
iffetli davranmak isterse, Allah onu iffetli kılar. Kim insanlardan bir şey
beklemezse, Allah onu kimseye muhtaç etmez.”(Buhârî)
– “Herhangi bir müslüman, bir ağaç diker, ya da bir
ekin eker de, ondan kuş, ya da insan, veya hayvan yerse, mutlaka karşılığında
bir sadaka sevabı alır.” (Buhârî)
– “İnsanın, her bir organı için, her gün verilmesi
gereken bir sadakası vardır. iki kişi arasında adâletli davranman bir
sadakadır. Binitine binerken birine yardım etmen, onu üzerine bindirmen veya
yükünü onun üzerine yüklerken yardım etmen, bir sadakadır. Güzel bir söz de bir
sadakadır. Namaza gitmek üzere attığın her adım bir sadakadır. Yoldan insanları
rahatsız edici bir şeyi kaldırman da bir sadakadır.” (Buhârî)